Yeni Çıkan Kitaplar

Toplamda 71 kitap listelendi.

  • Viyana’dan Gülümser Gibi

    Okuru, Viyana’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Viyana’ya taşıyan öyküleriyle Viyana’dan Gülümser Gibi uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde yaşayan Avrupa’daki Türklerin kendi hikâyelerini anlatma çabasının ürünü. Kurduğu sağaltıcı atmosferiyle, öykü kahramanlarını; kendileri, çevreleri ve hayatla ilgili düştükleri ikilemden çıkarmayı başaran Viyana’dan Gülümser Gibi, insanın yabancılığın içinden çıkma serencamını anlatıyor.

    Kendi kökü, dili, kültürüyle yaşadıkları toplumun dili, kültürü arasında gidip gelen ama hayatı anlamlı bir hikâye olarak görmeye çalışan öykü kahramanları, okurlara hayatlarına ve sınırlara yeniden bakmalarını salık veriyor.

    127,50170,00
  • Yabancılar Dairesi

    Yabancı bir ülkede bir yabancı olmak… Ülkesinin sınırlarını aşan birçok insanın mutlaka yolunun düşeceği yerdir Yabancılar Dairesi. Soğuk odalar, gergin bekleyişler, asık suratlar, Fatma Türk’ün kurgu dünyasında yepyeni bir özellik kazanıyor. Damıtılmış bir dille, uzun koridorlardaki bekleyişler sürerken yazar okurunu Batı ve Anadolu efsaneleri arasında dolaştırıyor.

    90,00120,00
  • Yas Tutulması

    Avrupa’da yaşayıp Türkçeden kopmayan genç kuşak yazarlarımızın yazı birikimi giderek artıyor: Yas Tutulması böyle bir ortamın, emeğin ürünü. Hayata, sevgiye, dil, kültür, düşünce, davranış ve yazıya dışarıdan, farklı bir perspektif sunan kitap; edebiyatımızla Garp edebiyatı arasında algı, anlayış, eser ve karakter kıyaslaması yapma olanağı vererek anlayış, beğeni ve alışkanlıklar üzerine ince, kıvrak ve oylumlu on dokuz denemeden oluşuyor.

    142,50190,00
  • Yazının Düşüşü

    Seçimlerin bilince genişlik, zekâya keskinlik, gayrete direnç kattığı düşünülür. Dilimizi irademizle seçemediğimizden dil bilincimiz erken yaşlarda aksak, savruk kalıyor, uyanamıyor. Bu çağlarda dilin sunduğu imkânlarla imkânsızlıkları kavrayamıyor ama gene de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Her türlü umudu ancak dilin taşıdığını fark ettiğimizdeyse vakit bir hayli geçiyor

    Yazının Düşüşü; sanata, düşünceye, geleceğe, toplumumuza ve hakikate dair umutları, Türkçenin birikimiyle kullanımında arayan, bu yüzden gerçekliğin karamsar sınırlarına dayanan bir kitap.

    210,00280,00
  • Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi

    Sanat/edebiyat eserlerini algılamak, yorumlamak ve çok daha seçkinlerini üretmek için kurama yönelen yazı toplumları, bu alanda zengin bir literatüre kavuşur. Çünkü eserin oluşumuyla algılanışına yön veren bir izlek, bir yordam son derece gerekli. Bu yüzden her dil, her kültür edebiyat eserlerini oluşturup yorumlamak için özgün -diyebileceğimiz- bir tarz geliştirir. Kuramsal dikkatiyle literatürü çoğunlukla çeviriye dayanan edebiyatımız bu alanda -kavram ve terimlerde dahi henüz uzlaşı sağlanamadığından- yolun başında, yordamsız sayılabilir.

    Rus Biçimselciliği’nden Postkolonyal Eleştiri’ye değin on dört edebiyat kuramının irdelendiği Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi’nde editör K. M. Newton, Harold Bloom’dan Georg Lukacs’a, Terry Eagleton’dan Raymond Williams’a, Tzvetan Todorov’dan Edward W. Said’e, Julia Kristeva, Michel Foucault, Paul De Mann, Ronald Barthes’a değin elli dört yazarın/düşünürün öne çıkan makalesini derliyor. Kuramların karakteristiği anlatılırken oluşum sebepleri, devrin sosyal-siyasal şartlarının izdüşümleri de gözlenmeye çalışılıyor. Bu yüzden Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi okunurken son asrın dünyayı derinden etkileyen başat olaylarını, bu olayların toplumsal dönüşümlerle sanata/edebiyata yansımalarını da gözlüyoruz.

    300,00400,00
  • Yorgun Mermi

    Mermi olmaktan mutlu bir hayat yaşıyor babam. Tunç ve MKE çeliğinden mülhem mutlu bir hayat. Hedefi belli. Kilitlenmiş. Saymıyor. Sorgulamıyor. MKE olduğu için yorgun bir mermi değilmiş üstelik. Hep diri, hep devletinin emrinde, hep askere yeni katılmış yirmilik bir fişek. ‘Peki, bu hikâyede yorgun mermi kim baba,’ diyorum içime doğru. ‘Bak, herkes şarjöre gizlenmiş bekliyor?’

    Kuddusi Demir öyküleri bir başlangıç, alabildiğine çocukluk. Modern bir hikâye coğrafyası dört yandan fışkırıyor. Güncel kavgalarla merkezin dışında hatta uzağında yaşamayı seçen insanlar, yorgun mermiler, alışveriş merkezleri, tren yolculukları, lokaller, denizaşırı varamayışlar, seslenilen dağlar, karanlık odalı evler, harlı ocaklar…

    Mekânın izini sürüyor Demir. Hikâyeye teşne oluşu tam da burada gizli. Kıvılcımın düştüğü, ocağın harlandığı yerden anlatıyor.

    Yorgun Mermi, ayakları yerden kesmeyen, bir türlü sağaltılamayan yaraların kitabı.

    142,50190,00
  • Zaman Çekimleri

    Şiir bir denkleştirme işi; hissin, fikrin, ahengin ve musikinin dengeli bir şekilde denkleştirilmesi. Ne ki bir kuyumcu titizliğini şart koşan böylesi bir muvazenenin müşahhas numunelerine nadiren rastlıyoruz artık. Günümüz şiirinde bu dört hasletten bazısı ya hiç yok, ya haddinden çok veya hayli az. O yüzden de şiirimiz epeydir ya koyu bir tahassüs bataklığına saplanmış veya ideolojilerin emrine girmiş vaziyette. Ahenk zaten şehrin bitimsiz gümbürtüsüne mağlup; musiki ise hak getire. İlimde, fikirde ve sanatta günbegün artan çoraklığımız tesirini en fazla şiirde hissettirmede. Epeydir şairimiz çok ama şiirimiz handiyse yok. Herkes iklim krizinden, güvenlik krizinden veya gıda krizinden bahsediyor ama şiir krizinden bahseden yok. Hâlbuki Türk şiiri ciddi bir krizde.

    Şu da var ama: Bir şeyin azlığı, onun yokluğu manasına gelmez ki. Rıdvan Şentürk’ün şiiri meselâ. Doğru, onun şiirlerine öyle her ortamda rastlayamazsınız. Ama bu şiirler, şiirimizin hâlâ yaşadığının habercisi. Ve yaşayacağının. Bir yönüyle kadim kadar aşina Rıdvan Şentürk’ün şiirleri ama öbür yönüyle de yeni tomurcuklanmış çiçek tazeliğinde. Moderni esastan anlamış bir zihnin ve postmoderni derinden hissetmiş bir gönlün verimleri yani.

    Heyhat ki gene de Rıdvan Şentürk’ün şiiri, kâşifini bekleyen bir yarımada. Hem anakaraya, yani Türk şiirinin köklerine bağlı, hem de yenilik ummanının enginlerine açıkken üstelik.

     

    Hasanali Yıldırım

    135,00180,00