Yeni Çıkan Kitaplar

Toplamda 85 kitap listelendi.

  • Şehrin Şarkısı

    Şehrin  Şarkısı, bireysel hesaplaşmaların, toplumsal hafızanın, köklerin ve aidiyetin romanı. Üsküp, İstanbul, Ankara hattında yaşanan Bedii ile Tuana aşkının anlatıldığı romanda yalnızlıkla yoğrulmuş bir sürgün; şiirin, musikinin ve tarihin birleştiği bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Başkahraman Bedii, geçmişin gölgeleriyle hesaplaşırken hem kendi dünyasını hem de bir halkın hafızasını keşfe çıkar. Kaybolan şarkılar, unutulmuş hatıralar ve şehirlerin saklı yüzleri bu yolculukta yeniden canlanır.

    431,25575,00
  • Semadirek Uğulduyor

    Semadirek Uğulduyor gelenek göreneklerimiz, örf ve adetlerimiz, hısım akraba bağları, büyük küçük ilişkileri üzerinden toplumsal değerlerimizi gözden geçirerek toplumsal dokumuzun özgün yapısına dikkat çeken öykülerden oluşuyor. Kitaptaki öyküler Türkçenin anlatım ve düşünce olanaklarını yeni bir formda sunuyor.

    Coğrafyanın insan benliğine etkilerini gözlemleyebileceğimiz öyküler; daha naif, daha esenlikli bir dünyayı duyumsatıyor.

    195,00260,00
  • Sen de Öfkelendin

    Psikolojik tahlillerin kısa ve etkili ama gerçekte sorunsuz dışavurumların bir insanlık trajedisi gibi benimsenmemesini önererek günümüz insanını ferahlatan öykülerden oluşan kitap, etkili bir psikolojik atmosfer oluşturuyor.

    İnsanımızın çoklu insanlık durumlarını zarif dokunuşlarla çözümleyen öykülerin pedagojik bir boyutu dil atmosferiyle güzelleşiyor. Sen de Öfkelendin mi, günümüz insanına kendisini anlatıyor.

    210,00280,00
  • Sesinden Mahrum

    Yaşımız kaç olursa olsun geçmiş hep yakınımızdadır. Dün gibi hatırlıyorum, diye anlatırız anılarımızı. Sesinden Mahrum’da hatırımızda kalan, çokluk bizi mutlu eden, bazen mahzunlaştıran zamanın kesitlerinden parçalar bulacaksınız. Balkanlar’ın küçük bir kasabasının zamana direnen sokaklarını, evlerini, kültürünü ve hayatın sesini duyacak, oradan Ege’ye uzanıp deniz kıyısındaki kumlu yolun serzenişlerini dinleyeceksiniz. Teknolojik gelişimin hayatı, kolaylaştırarak değiştiren değer, erdem ve incelikleri yitirten cazibesine dikkat kesilecek; vicdanımızı dinlerken aylardır sesini duymadığımız dostlarımızı duyumsayacağız.

    225,00300,00
  • Siz Hiç Öldünüz Mü

    Filmlerdeki gibi umutla, coşkuyla başlayan hayatların, aşkların başladığı gibi sürmediği; ruhu inciten, üzen, yaralayan hatta ortadan kaldıran yaşanmışlıkların, bir görenin dönüp bir daha baktığı dünyalar güzeli insanların zamanla nasıl harabeye evrildiğini, olay zamanından geriye dönüşlerle anlatan Siz Hiç Öldünüz mü’ nün öyküleri ölüm temasıyla birbirine bağlanıyor. Biri beni alsa, sarsa sarmalasa, beni iyileştirse diye umutla beklenen kişinin günün birinde gelmesi istenmeyen birine dönüştüğü öykü kahramanları yaşasalar bile zaten çoktan ölmüş bulunuyor. Yazar, insanımızın birbirini yorma, üzme, kırma ve nihayet tanınmaz hâle getirme süreçlerini dolaysız ve dokunaklı bir dille anlatıyor.

    146,25195,00
  • Sofya

    Emine Doğrul, bir bilim kurgu romanıyla edebiyat dünyasına adım atıyor. Yazar, bilindik dünyada sıra dışı bir sırrı serbest bırakırken ansızın çıkıp gelen bir ihtiyarın masum görüntüsünün arkasında bilimin belki de en büyük hayalini saklıyor. Sofya’nın ansızın başlayan maceralar zincirine okurunu davet eden yazar, sürükleyici bir dille serüvenin lezzetini taçlandırıyor.

    112,50150,00
  • Şükran Divanı

    Dilleri lâl eden bir güzelden, kuşlara yuva olan bir dilberin saçlarından örülmüş bir aşktan, herkesin illallah ettiği bir mafya liderinin ölümünden, bu ölümün öncesinden ve sonrasından, hep kıyıda köşede kalmış insanların yükselen öfkesinden, hayatın tam merkezinde yer alan konulardan söz açan hikâyelerle örülü Şükran Divanı.

    İnsanların hemhâl olduğu olgularla duygular, bazen tek bir öyküyle bazen de sarmal öykülerle kültür dünyamızın içinde doğup serpilmiş bir dille anlatılıyor.

    247,50330,00
  • Süleyman Uludağ ve Mustafa Kara’yla Söyleşiler

    Hakikati asırlar içinde arayan, pergelin sabit ayağını Anadolu’da tutup bütün bir İslâm coğrafyasında seyr’eden iki âlim. Onların eserlerinde son sözü, sözün özünü her zaman Allah’ın nimet verdiği sâlih kulları, nebîler ve velîler söyler.

    Cumhuriyet döneminde ilâhiyat fakülteleri müfredatında yer bulan tasavvuf tarihi dersinin ilk hocalarındandır onlar. Rivayet olunur ki bu iki hakîm-i fazîletperver, birbirlerini medh ü senâ etmede, birbirlerine ihtiram göstermede, hoca-talebe arasında pek nadir görülen bir yüce gönüllülükle yarışan âdemlerdir. İlâhiyat fakültelerinde İslâm medeniyetinin çokça ihmal edilen bâtıni çehresi, irfâni yüzü, onların bu güzel hâllerinde bir hoş sadâ olarak kendiliğinden zâhir oluverir. Hoca-talebe ilişkisi biraz gölgede seyrederken dostluk ve muhabbet ete-kemiğe bürünür, âlimliğin rengi ârifliğe döner.

    Süleyman Uludağ ile Mustafa Kara… tasavvuf tarihi kürsüsünün zamanımızda yaşayan bu iki deryâ-dil müellifine talebe olmak şerefiyle “Bir Ömrün Muhasebesi” ve “Nesillerin Mirası” sadedinde yapılan bu kitaptaki söyleşiler, sahih bir hizmet olur ümidiyle büyüklerimizin nazar-ı ârifânelerinize takdim, muasırlarımıza yâdigâr, nesl-i cedidimize bir hatıra olunmaklığıyla bahtiyarlığımızın vesilesidir.

    225,00300,00
  • Tenha Kalabalık

    Tenha Kalabalık, sıradanmış gibi görünen insanlık hâllerinden doğan, sağlam bir kurguyla anlatılan öykülerden oluşuyor. Öykülerde mesele edinilen, sorgulanan durumlar da gündelik, akışkan hayatın sadeliği içinde derinleşiyor. Öte yandan Tenha Kalabalık’ta, İbrahim’i Beklerken-Kudüs Öykülerinde gözlemlediğimiz detaycı, minimal dikkat ‘Ankara’ya yöneliyor. Bu yüzden kitap ‘Ankara Öyküleri’ niteliği de taşıyor. Ancak bu defa şehir anlamını, devasa insan kalabalığının arasına giren beton duvarlarla inançlar arası ilişkilerin müteahhitliğine soyunan siyasetçilerden almıyor. Kendi mesafesini koltukları altında taşıyabilme bahtiyarlığına erişen haritacılardan, AŞTİ yalnızlığında efkâr dağıtan yolculardan, kırk yedi yıl ‘su rüyası’ gören kahve müdavimlerinden, bir mayıs sabahı sevdiği kız uğruna çocukluğundan vazgeçen kahveci çıraklarından, yorgun ve mağrur develeriyle bedestenlerin dingin zamanlarını özleyen bakır ustalarıyla doğrudan tabure insanlarından alıyor.

    285,00380,00
  • Türkiye Türkçesi Ses Bilgisi

    Türkiye Türkçesi Ses Bilgisi, iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde dilin nasıl bir yapıya sahip olduğu, dilin özellikleri, gelişimi üzerine kurulan teoriler, hayvanların dil ve iletişimi, dilbilimi ile dilbilgisi, dilbilimi okullarıyla bu okulların savunduğu ilkeler, iletişimin temel öğeleri, yeryüzü dilleri, Türkçenin tarihî gelişimi gibi konular dilbiliminin verilerinden hareketle aktarılıyor.

    İkinci bölümde dilbilimiyle dilbilgisinin temel terimleri, terimlerin açıklamaları, ses ile harfin nasıllığı, ses organları, Türkiye Türkçesinin ünlüleri, ünlü uyumları, ünlülerle ilgili değişmeler ve ses olayları, Türkiye Türkçesinin ünsüzleri, ünsüzlerle ilgili değişmeler ve ses olayları ele alınıyor. Bu konular incelenirken ilgili kısım art zamanlı ve eş zamanlı karşılaştırmaya tabi tutuluyor.

    İlgililerin dilbilgisini, özellikle de ses bilgisini ezberlemek yerine metinler üzerinde uygulayabilmesi için her bölümün sonuna örnek sorularla açıklamalı yanıtları eklenmiştir.

    Türkiye Türkçesi Ses Bilgisi, akademisyenlerimizle alana ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir kitaptır.

    450,00600,00
  • Türkiye’de İslamofobik Retorik

    Antik dönemde Yunanistan dışında yaşayan toplumlara Yunanlıların ‘barbar’ deyişi, modern zamanlarda Batılıların Batı dışı kültürlerin insanlarını ötekileştirmesinin esin kaynağını oluşturur. Aydınlanma sürecinde bile Batı, Doğu’yu ötekileştirmek için genetik kodlarından yola çıkarak ‘barbar’ yakıştırmasını seçer. Böylece Doğu dillerine, edebiyatlarına, kültürlerine, inançlarına karşı ötekileştirici yaklaşım derinleşir. Batı’da 19. yüzyıldaysa daha sonraları oryantalizme dönüşecek folklor araştırmalarıyla tanınmaya çalışılan Doğu, İslam üzerinden yeniden yorumlanır ve Müslümanları ‘öteki’leştirmenin yeni bir aşamasına gelinir. Bu aşamada İslam diniyle Müslümanlar şiddetle, terörle ilişkilendirilerek İslamofobik bir retorik geliştirilir.

    Türkiye gibi nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerdeyse insanların İslam ve Müslüman algılarını değiştirmek (kısmen) zordur. Buna rağmen ülkemizde de 2000’li yıllara doğru giderek yoğunlaşan İslamofobik bir retoriğin kurgulandığı bilinmektedir. Elinizdeki kitap, Türkiye’de üretilmek istenen İslamofobik dili (devrin) Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazetelerinden Refah-Yol Hükümeti örneğiyle inceliyor.

    525,00700,00
  • Üç Günlük Dünyanın İkinci Günü

    İlişkilerin, arkadaşlıkların, birlikteliklerin giderek farklılaştığı, âhenksizleştiği, tavsadığı ve yer yer kopmaya başladığı varsıl ve hüzünlü yalnızlıkların herkesi psikologlara düzenli ziyarete zorladığı vaktin öyküleri anlatılıyor Üç Günlük Dünyanın İkinci Günü’nde. Yaş aldıkça içlerine düşen yıkımı ‘bir zamanlar olduğu gibi’ beraberliğin esenliğiyle aşmanın ne derece mümkün olduğunu sorgulayan öykü kahramanları ‘Ne ara bu hâle geldik?’ sorusuyla karakterleştiriliyor. Üçe bölündüğü farz edilen ömrün ikinci evresinin serüvenlerinin anlatıldığı öykülerin tematik merkezi iç dünya.

    210,00280,00
  • Üsküp’ün Yedi Rengi

    Üsküpün Yedi Rengi, Taşköprü’yü selamlayan Vardar’ın çağıltısını duyurup Türk Çarşısı’nın kadim seslerine, Çifte Hamam’ın yankısıyla Murat Paşa’dan yükselen ezanları dinleyen yedi öyküden oluşuyor.  Üsküp evlerinin neredeyse birbirine değen kapılarından Balkan şehirlerinin zengin kültür dokusunu aralayıp tam da bizi anlatan ebruli bir karakter cümbüşüyle tanışacağız.

    168,75225,00
  • Viyana’dan Gülümser Gibi

    Okuru, Viyana’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Viyana’ya taşıyan öyküleriyle Viyana’dan Gülümser Gibi uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde yaşayan Avrupa’daki Türklerin kendi hikâyelerini anlatma çabasının ürünü. Kurduğu sağaltıcı atmosferiyle, öykü kahramanlarını; kendileri, çevreleri ve hayatla ilgili düştükleri ikilemden çıkarmayı başaran Viyana’dan Gülümser Gibi, insanın yabancılığın içinden çıkma serencamını anlatıyor.

    Kendi kökü, dili, kültürüyle yaşadıkları toplumun dili, kültürü arasında gidip gelen ama hayatı anlamlı bir hikâye olarak görmeye çalışan öykü kahramanları, okurlara hayatlarına ve sınırlara yeniden bakmalarını salık veriyor.

    191,25255,00
  • Yabancılar Dairesi

    Yabancı bir ülkede bir yabancı olmak… Ülkesinin sınırlarını aşan birçok insanın mutlaka yolunun düşeceği yerdir Yabancılar Dairesi. Soğuk odalar, gergin bekleyişler, asık suratlar, Fatma Türk’ün kurgu dünyasında yepyeni bir özellik kazanıyor. Damıtılmış bir dille, uzun koridorlardaki bekleyişler sürerken yazar okurunu Batı ve Anadolu efsaneleri arasında dolaştırıyor.

    135,00180,00
  • Yas Tutulması

    Avrupa’da yaşayıp Türkçeden kopmayan genç kuşak yazarlarımızın yazı birikimi giderek artıyor: Yas Tutulması böyle bir ortamın, emeğin ürünü. Hayata, sevgiye, dil, kültür, düşünce, davranış ve yazıya dışarıdan, farklı bir perspektif sunan kitap; edebiyatımızla Garp edebiyatı arasında algı, anlayış, eser ve karakter kıyaslaması yapma olanağı vererek anlayış, beğeni ve alışkanlıklar üzerine ince, kıvrak ve oylumlu on dokuz denemeden oluşuyor.

    213,75285,00