Rüzgârda Asılı Arp – Soneler
₺180,00Büyük yazarları ne kadar okursak okuyalım, hep eksik kalıyor. Hele bazı yönlerini gözden kaçırmış, yeterince okumamış isek bu eksikliğin vahameti daha da koyu oluyor. Benjamin’in şiirlerini beğenmeyip ‘önemli değil’ diye geçenler olabilir. Ancak, Mary Maxwell, Benjamin’in şiirlerinde düzyazısında görüldüğünden daha da ince bir duyarlığın ortaya çıktığını söyler. Haksız değildir. Benjamin’in şiirlerini okumak mutlaka gereklidir.
Bu bakımdan 73 şiiri Almanca aslından Türkçeye aktaran Yahya Kurtkaya’ya büyük bir teşekkür borçluyuz. Çok güç bir işin altından başarıyla kalktı. Çünkü Benjamin’in şiirleri kolay değil. Bir yandan Benjamin “yüksek üslûp” tutturmaya çalışmış. Öbür yandan şiirler içerik olarak iyice kapalı, hermetik dedikleri türden.
Özenle çalışmış Benjamin. Sone biçiminin yanısıra, dizelerde hece sayısına, uyak tutturmaya, ses uyumuna bir daha, bir daha bakmış. Sadece noktalama imleri konusunda pek hasis. Bu da şiiri anlamlandırma işlemlerini etkileyebilir. Beğenmemiş ki gün ışığına hiç çıkarmamış bu şiirleri. Atmaya da kıyamamış. Saklamış, ölümüne kaçarken Paris’ten Bataille’e emanet etmiş. Belli ki ölümü sonrası bir yaşam öngörmüş şiirlerine. Öyleyse onun dünyasının asal bir parçası bu şiirler. Gel gör ki okunması zaten güç bir toplamın iyice gizemli, sırlı, esrarlı bir parçası. Benjamin’in şiirlerine henüz gereken ilgi gösterilmedi. Çözüm, söküm, yorum çalışmaları yapılmadı. Bir yumak, duruyor karşımızda.
₺240,00Şam Semalarında İsa
₺168,75Kadim kültürümüzün değerlerini güncel söyleyişlerle duyumsatan Şam Semalarında İsa, şiirimizin anlatım ve imge olanaklarına yeni boyutlar kazandırıyor. Duyarlığımızı yeni söyleyişlerle, yeni duyuş ve yaklaşımlarla genişletiyor. Yeryüzü, gökyüzü, dağ, ölüm, gece, kayıp, karanlık, çöl, dere, ev gibi kentin, kentlinin duyumsayamayacağı temalar yeni bir bakış, dokunaklı bir incelikle söyleniyor.
çoğaldıkça azalıyor her şey
budur bütün bildiğim
₺225,00Zaman Çekimleri
₺202,50Şiir bir denkleştirme işi; hissin, fikrin, ahengin ve musikinin dengeli bir şekilde denkleştirilmesi. Ne ki bir kuyumcu titizliğini şart koşan böylesi bir muvazenenin müşahhas numunelerine nadiren rastlıyoruz artık. Günümüz şiirinde bu dört hasletten bazısı ya hiç yok, ya haddinden çok veya hayli az. O yüzden de şiirimiz epeydir ya koyu bir tahassüs bataklığına saplanmış veya ideolojilerin emrine girmiş vaziyette. Ahenk zaten şehrin bitimsiz gümbürtüsüne mağlup; musiki ise hak getire. İlimde, fikirde ve sanatta günbegün artan çoraklığımız tesirini en fazla şiirde hissettirmede. Epeydir şairimiz çok ama şiirimiz handiyse yok. Herkes iklim krizinden, güvenlik krizinden veya gıda krizinden bahsediyor ama şiir krizinden bahseden yok. Hâlbuki Türk şiiri ciddi bir krizde.
Şu da var ama: Bir şeyin azlığı, onun yokluğu manasına gelmez ki. Rıdvan Şentürk’ün şiiri meselâ. Doğru, onun şiirlerine öyle her ortamda rastlayamazsınız. Ama bu şiirler, şiirimizin hâlâ yaşadığının habercisi. Ve yaşayacağının. Bir yönüyle kadim kadar aşina Rıdvan Şentürk’ün şiirleri ama öbür yönüyle de yeni tomurcuklanmış çiçek tazeliğinde. Moderni esastan anlamış bir zihnin ve postmoderni derinden hissetmiş bir gönlün verimleri yani.
Heyhat ki gene de Rıdvan Şentürk’ün şiiri, kâşifini bekleyen bir yarımada. Hem anakaraya, yani Türk şiirinin köklerine bağlı, hem de yenilik ummanının enginlerine açıkken üstelik.
Hasanali Yıldırım
₺270,00

Rindan Kitap

