Kenan Çağan, 1970 Ankara doğumlu. Sosyolog. Hâlen Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi. Çalışma alanları: Sanat Sosyolojisi, Kültür Sosyolojisi, Türk Modernleşmesi vb.’dir. Bu konularda çeşitli kitap, makale ve bildirileri yayımlanmıştır.

İnceleme Kitapları: Popüler Kültür ve Sanat (2003), Entelektüel ve İktidar (Edt.)(2005), İdeoloji (Edt.) (2008), Münevverden Entelektüele (2015). Şiir Kitapları: Kendi ve Siyah (2006), Ölü Diller Arşivi (2012), Bıçkın (2018)

  • Bıçkın

    Modern şairin karşısındaki en büyük engel, kalabalığa benzeme sorunu. Her şeyin, arasına karbon kâğıdı konulmuşçasına benzerini (t)ürettiği çağ içre, şair de bu durumdan payına düşeni almakta. Sanatın bitip taklidin başladığı noktanın aynı nokta olduğu söylenir. Türk şiirinin seyrettiği vasat da bundan ibaret. Yine de sanat ve edebiyatımızın aktığı nehrin kurumayacağına dair derin bir inanç besliyoruz. Kenan Çağan’ın üçüncü şiir kitabı Bıçkın, tam bu noktada sunuyor itirazını. Gündelik hayat, kara siyasa, kirli kapitalizm, sağır ideolojiler karşısında şairin iç sesi kirlenmiyor; bilakis neşeli bir endişeye bürünmeyi seçiyor. Başkasının şarkısını söylemek yerine kendi ezgisini terennüm ediyor:

    “o yüzden
    atlasın kıvrık ucundan sarkıp
    evrenle hiçlik arasındaki ilmeği tutabilen/e aşk olsun”

    82,50110,00
  • Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü

    Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü, özellikle son yüzyılda dünyayı derinden etkileyen Batı düşüncesiyle Batılı yaşam tarzlarını sorgulayan farklı zamanlarda yazılmış eleştirel metinleri bir araya getiriyor.

    Şimdilerde modernitenin toplum tasarısının nihayete erdiğine ilişkin bir mutabakattan söz ediliyorsa dahi modernite sonrası yürürlüğe giren postmodernitenin uyandırdığı beklenti, kısa zamanda birçok eleştirel dikkatin de konusu hâline geldi. Bazı eleştirmenlerce Batı medeniyetinin en baskıcı, en totaliter evresi olarak görülen postmodernizm, kendini kitlelere sunma biçiminin aksine; farklılıkları törpüleyen, doğruları bölerek çoğaltan, hakikati flulaştıran, ‘değer’i değersizleştiren bir tabiata sahip. Böyle bir yaşam ve kültür atmosferinin mahremiyete nasıl baktığını, mahremiyeti nasıl dönüştürdüğünü irdeleyerek başlayan metinler; din, gelenek gibi kavramların özelleştirilmesi, kitle iletişim araçlarının mahremiyet anlayışına etkisi gibi güncel pratiklerin sebeplerini sorgulayarak sürüyor. Kitapta, olup bitenler karşısında sosyal bilimlerin tepkisi, yöntem sorunu bağlamında ele alınırken birey, toplum, özgürlük, oryantalizm, küreselleşme, çokkültürlülük, turizm, hermenötik, iktidar, terör gibi Batı kaynaklı pek çok kavram da eleştirel bir bakışla ele alınıyor.

    Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü’nde Batı’nın yerkürede tek başınaymış gibi serkeşçe hareket etmesinin başka toplumlar üzerindeki yıkıcı/kıyıcı etkisi; her türlü bilginin, imajın, görüntünün hızla aktığı sanal evrende mahremiyetin imkânsızlığı, ‘göz’ün hakimiyetinin günümüz gösteri toplumunu nasıl kurup şekillendirdiği tartışılıyor.

    172,50230,00
  • Sanatın Sosyolojik İmkânı

    Sanat, kurucu sosyologların bütün ilgisizliğine rağmen on sekizinci yüzyılın ikinci yarısından beri sosyolojik bir perspektifle ele alınmaya devam ediliyor. Sosyoloji öncesi sayılan uzunca bir geçmişten sonra sanat sosyolojisi, artık kendi müstakil alanını tahkim etmiş durumda. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir yandan konu ve alan netliğini sağlayarak öte yandan da metodolojik tercihlerini kesinleştirerek sosyolojik çerçeve içine iyice oturmuş durumda. Her ne kadar yakın dönem sanat sosyolojisi çalışmaları üretim, dağıtım ve kabul süreçlerine odaklanmışsa da sanatla toplum arasındaki ilişkinin bütünü, sanat sosyolojisine dâhil edilmelidir. Sanatın Sosyolojik İmkânı; aktörler, yapıtlar, kurumlar, bağlamlar, ilişkiler ve süreçler düzleminde sanat sosyolojisinin bütün yapıcı öğelerini inceliyor.

    150,00200,00