Kırıkkale doğumlu. Lisansüstü tezlerini Yeni Türk Edebiyatı alanında yaptı. 2016 yılında Yıldırım Beyazıt Üniversitesinden “Varoluşsal Suçluluk Açısından Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı” başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. Çeşitli dergilerle gazetelerde modern dönem edebiyatı, modernleşme eleştirisi, hikâye ve roman; suç kavramı, suçluluk, cezaevi edebiyatı, varoluşçu edebiyat konularında makale ve denemelerle beraber farklı yazar ve eserlerle ilgili kitap bölümleri yazdı. Hâlen Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Ankara Personel Eğitim Merkezinde öğretim görevlisi olarak çalışmakta.

  • Cüce Mazgalı

    Kuramsal denemelerin toplandığı Cüce Mazgalı, adını bir metafordan almıyor, aksine yeni bir metafor oluşturma iddiası taşıyor. Bu metafor, yazarların edebiyat-buhran ilişkisini anlatma gücü ve biçimi üzerine kuruluyor. Bir yanda Don Kişot’un kuleye yaklaşanları gördüğünde boru çalan cücesi, diğer yanda Dedalus’u kuleye çağıran Joyce’un buhrandan doğan yeni insanı anlatma arzusu… Cüce Mazgalı, sıradanlaşıp kaybolanların yani savunmasızların dünyasını anlatan romanlardan yola çıkarak yeni uzlaşı zeminleri bulmaya çalışıyor: Paz’ın modern eleştirisi üzerinden parçalanmanın eşiği… Woolf’un ametist küpeleri… Osmanlı’nın payına düşen yarımşar yaşamak… Ve Tanpınar, Safa, Ağaoğlu gibi yazarların karakterlerine yaşattığı ikilikler…

    Canan Olpak Koç, salt Doğu romantizmiyle Batı karşıtlığını bırakıp “Okuma biçimini güçlendirmek, mazgalların gösterdiğiyle yetinen cücelerden olmamak, gerekirse mazgalı kırmak…” zorunluluğunu hatırlatarak, ‘Var olma zahmetine nasıl kalkışılır?’ sorusu karşısında okuru, mazgalların ötesini görmeye çağırıyor.

    352,50470,00
  • Edebiyat ve İtibar

    Gördüğü bir rüyayla yollara düşen Evliya Çelebi, kimin itibarı peşindedir? Çölde Leyla’sını arayan asıl Mecnun kimdir? Kaşgarlı Mahmut’un yolculuğu, ne tür bir itibar arayışı sayılmalıdır? İktidarın edebiyatçısı olmak yerine edebiyatın iktidarına gönül veren Ahmet Paşa’nın, Taşlıcalı Yahya’nın; kayalıklarda son yolculuğuna hazırlanan Sappho’nun hatta Recep İvedik karşısında İnek Şaban’ımızın itibarları hakkıyla iade edilmiş midir?
    Okuruna, “Ey Okur! Yazara düşen, adaletin hükmünü dinlerken teraziyi gözlemek, itibarı teslimde acele etmektir.” diye seslenen Canan Olpak Koç, çeşitli sorular eşliğinde, geçmişin güzel kalemlerine, şimdinin şehirlerine, kadına; dahası Orhan Gencebay şarkılarına, Emine Bulut’a, Mocando’ya, Kırşehir’e, Şeyhi’ye sohbet tadındaki denemeleriyle sıra dışı bakış biçimi öneriyor.

    202,50270,00
  • Okuma Hâlleri

    Okuma Hâlleri, zaman zaman bir sohbetin samimiyeti içinde, yaşayan Türkçe duyarlılığı etrafında, meselesi olan denemelerden oluşuyor. Okuma çabasının sadece metin karşısındaki tavrımızdan ibaret olmadığı, metinle birlikte; zamanı, kalem sahibini hatta nesneleri bile anlama ihtiyacı olduğu düşüncesinden hareketle, hayata edebiyat merkezli bakmaya çalışıyor. Pessao’dan Nasrettin Hoca’ya, İskender’den Cengiz Han’a, Manguel’den Şemsettin Sami’ye ve oradan masaya, duvarlara, ebabile, kapıya; bu dünyanın her türlü değerinin tanıklığını Okuma Hâlleri’ni çoğul bir düzleme taşıyor. “Okumak böyledir işte. O, ölümün elinden bir şeyler kurtarabilmektir.”

    168,75225,00