Tüm Kitaplar

Toplamda 118 kitap listelendi.

  • Yazının Düşüşü

    Seçimlerin bilince genişlik, zekâya keskinlik, gayrete direnç kattığı düşünülür. Dilimizi irademizle seçemediğimizden dil bilincimiz erken yaşlarda aksak, savruk kalıyor, uyanamıyor. Bu çağlarda dilin sunduğu imkânlarla imkânsızlıkları kavrayamıyor ama gene de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Her türlü umudu ancak dilin taşıdığını fark ettiğimizdeyse vakit bir hayli geçiyor. Yazının Düşüşü; sanata, düşünceye, geleceğe, toplumumuza ve hakikate dair umutları, Türkçenin birikimiyle kullanımında arayan, bu yüzden gerçekliğin karamsar sınırlarına dayanan bir kitap.

    97,50130,00
  • Yedi Dağın Çiçeği

    İstanbul’un renkleri, motifleri ve hayaliyle Hereke’de, dokunması bitmeden dokumacısının evlenemeyeceği bir halının dokunma süre-cini anlatıyor Yedi Dağın Çiçeği.

    Bir halıdan, halının dokunduğu kültürel, toplumsal ve psikolojik ortamdan yola çıkan roman, halı formunu romana da taşıyor. Yan yana oturup halı dokuyan, dokurken de kendi hikâyelerini anlatan kadınların, genç kızların ince, nazenin iç dünyalarına tanık oluyoruz metni okurken. Acıyla aşkın iç içe geçtiği, yer yer şiirselleştiği Yedi Dağın Çiçeği’nde; Kapalı Çarşı’yı, Süleymaniye Kâfirler Cemiyeti’ni, Hereke’yi, Gördes’i, savaşı, yolları, antika halıları, geleneksel motifleri, emeği, güvercinleri ve daha pek çok bizi, biz yapan kültürel ögeyi kendi gerçeklikleriyle yaşarken buluyoruz.

    120,00160,00
  • Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi

    Sanat/edebiyat eserlerini algılamak, yorumlamak ve çok daha seçkinlerini üretmek için kurama yönelen yazı toplumları, bu alanda zengin bir literatüre kavuşur. Çünkü eserin oluşumuyla algılanışına yön veren bir izlek, bir yordam son derece gerekli. Bu yüzden her dil, her kültür edebiyat eserlerini oluşturup yorumlamak için özgün -diyebileceğimiz- bir tarz geliştirir. Kuramsal dikkatiyle literatürü çoğunlukla çeviriye dayanan edebiyatımız bu alanda -kavram ve terimlerde dahi henüz uzlaşı sağlanamadığından- yolun başında, yordamsız sayılabilir.

    Rus Biçimselciliği’nden Postkolonyal Eleştiri’ye değin on dört edebiyat kuramının irdelendiği Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi’nde editör K. M. Newton, Harold Bloom’dan Georg Lukacs’a, Terry Eagleton’dan Raymond Williams’a, Tzvetan Todorov’dan Edward W. Said’e, Julia Kristeva, Michel Foucault, Paul De Mann, Ronald Barthes’a değin elli dört yazarın/düşünürün öne çıkan makalesini derliyor. Kuramların karakteristiği anlatılırken oluşum sebepleri, devrin sosyal-siyasal şartlarının izdüşümleri de gözlenmeye çalışılıyor. Bu yüzden Yirminci Yüzyıl Edebiyat Teorisi okunurken son asrın dünyayı derinden etkileyen başat olaylarını, bu olayların toplumsal dönüşümlerle sanata/edebiyata yansımalarını da gözlüyoruz.

    300,00400,00
  • Yok Yok Şatahat – III

    Şatahat serisinin üçüncü kitabı Yok Yok’da Mehmet Harmancı, tanıklardan dinlenmiş, şifahi kayıtlardan derlenmiş, yazmalardan alınmış, genel ağdan seçilmiş; bakıp da görmediğimiz, görüp de bakmadığımız yitiklerimizin altını çiziyor. Aynı duyarlığı farklı farklı tür ve biçim, anlatım ve yaklaşımlarla arayan metinler; elimizin altını, zihnimizin ardını ‘Her şeyin “bir şey” için her hayatın “bir söz” için olduğunu unutmadan; maharetin, çelikçomaktan hakikat çıkarmak olduğunu düşünerek’ okumayı öneriyor.

    Yok Yok, oluşumunu okuruyla birlikte sürdürecek ‘kendi’ olma yolculuğu/daveti. Ancak bu davet, bu yolculuk, zamanımızın ‘yol, yolcu, han’; ‘süreç, olgu, oluş’ biçimlerini çeşit çeşit, çetrefil çetrefil algılayışımızı ‘bir’lemeyi öneriyor.

    97,50130,00
  • Yorgun Mermi

    Mermi olmaktan mutlu bir hayat yaşıyor babam. Tunç ve MKE çeliğinden mülhem mutlu bir hayat. Hedefi belli. Kilitlenmiş. Saymıyor. Sorgulamıyor. MKE olduğu için yorgun bir mermi değilmiş üstelik. Hep diri, hep devletinin emrinde, hep askere yeni katılmış yirmilik bir fişek. ‘Peki, bu hikâyede yorgun mermi kim baba,’ diyorum içime doğru. ‘Bak, herkes şarjöre gizlenmiş bekliyor?’

    Kuddusi Demir öyküleri bir başlangıç, alabildiğine çocukluk. Modern bir hikâye coğrafyası dört yandan fışkırıyor. Güncel kavgalarla merkezin dışında hatta uzağında yaşamayı seçen insanlar, yorgun mermiler, alışveriş merkezleri, tren yolculukları, lokaller, denizaşırı varamayışlar, seslenilen dağlar, karanlık odalı evler, harlı ocaklar…

    Mekânın izini sürüyor Demir. Hikâyeye teşne oluşu tam da burada gizli. Kıvılcımın düştüğü, ocağın harlandığı yerden anlatıyor.

    Yorgun Mermi, ayakları yerden kesmeyen, bir türlü sağaltılamayan yaraların kitabı.

    142,50190,00
  • Zaman Çekimleri

    Şiir bir denkleştirme işi; hissin, fikrin, ahengin ve musikinin dengeli bir şekilde denkleştirilmesi. Ne ki bir kuyumcu titizliğini şart koşan böylesi bir muvazenenin müşahhas numunelerine nadiren rastlıyoruz artık. Günümüz şiirinde bu dört hasletten bazısı ya hiç yok, ya haddinden çok veya hayli az. O yüzden de şiirimiz epeydir ya koyu bir tahassüs bataklığına saplanmış veya ideolojilerin emrine girmiş vaziyette. Ahenk zaten şehrin bitimsiz gümbürtüsüne mağlup; musiki ise hak getire. İlimde, fikirde ve sanatta günbegün artan çoraklığımız tesirini en fazla şiirde hissettirmede. Epeydir şairimiz çok ama şiirimiz handiyse yok. Herkes iklim krizinden, güvenlik krizinden veya gıda krizinden bahsediyor ama şiir krizinden bahseden yok. Hâlbuki Türk şiiri ciddi bir krizde.

    Şu da var ama: Bir şeyin azlığı, onun yokluğu manasına gelmez ki. Rıdvan Şentürk’ün şiiri meselâ. Doğru, onun şiirlerine öyle her ortamda rastlayamazsınız. Ama bu şiirler, şiirimizin hâlâ yaşadığının habercisi. Ve yaşayacağının. Bir yönüyle kadim kadar aşina Rıdvan Şentürk’ün şiirleri ama öbür yönüyle de yeni tomurcuklanmış çiçek tazeliğinde. Moderni esastan anlamış bir zihnin ve postmoderni derinden hissetmiş bir gönlün verimleri yani.

    Heyhat ki gene de Rıdvan Şentürk’ün şiiri, kâşifini bekleyen bir yarımada. Hem anakaraya, yani Türk şiirinin köklerine bağlı, hem de yenilik ummanının enginlerine açıkken üstelik.

     

    Hasanali Yıldırım

    135,00180,00