Yeni Çıkan Kitaplar

Toplamda 61 kitap listelendi.

  • Kitâbül’l-Menâzır (Optik)

    Deneyleriyle ve karanlık odayı icat etmesiyle modern fen bilimlerinin öncüsü olan İbnü’l-Heysem, Euklides ile Ptolemaios’u yepyeni bir temele oturtmuştur. Onun estetik anlayışı, yaşadığı dönemin kültürünün bir temsilcisi ve yorumcusu da olduğunu gösterir. Optik teorisiyle Batı bilimine damgasını vurmuş, ondan yola çıkıp bir adım ötesine geçen Kepler ve Galilei’yi derinden etkilemiştir. Başyapıt olan optik kitabı Kitâbü’l-Menâzır’ın yüzyıllarca Latince Perspectiva adını taşıdığı ve ancak Friedrich Risner tarafından çevrildikten sonra ‘görsel algı öğretisi’ne de adını veren Yunanca, Optik adıyla yayımlandığı, bilim tarihi dışında unutulmuştur.

    1028’de yazmaya başladığı Kitâbü’l-Menâzır ya da Optik’te, fizik ve matematiğin bir sentezini oluşturmaya çalışan İbnü’l-Heysem, matematik ile ampirik gözlem arasındaki uçurumu kapatmayı amaçlar. Nitekim antikçağın görme teorisini yeni bir temele oturtur ve bu teorideki çelişkileri çözer. Ona göre ışık, fiziksel bir varlığa sahiptir ve algımıza hükmediyordur. Çünkü ışık ışınları, deneyleriyle kanıtladığı gibi, matematiksel olarak hesaplanabiliyordu. İbnü’l-Heysem, Kitâbü’l-Menâzır’ın birinci kitabında algının genel özelliklerini, ikincisinde özel koşullarını, üçüncüsünde kusurlarını ele alır.

    Kitâbü’l-Menâzır, muhtemelen 1200 civarında İspanya’da De Aspectibus ve Perspectiva adlarıyla Latinceye çevrilmişti.

    Hans Belting

     

    … gerçekten de ışık üzerine bilimsel düşünceler Ortaçağ’a İbnü’l-Heysem’in X. yüzyıl ile XI. yüzyıl arasında yazılmış De Aspectibus’u veya Perspectiva’sı aracılığıyla ulaşır.

    Umperto Eco

     

    Kitâbü’l-Menâzır’ın Batı’nın ilim dünyasını ve sanat nazariyatını –en azından resimde perspektifin kurumlaştırılması planında– etkilemesine rağmen aynı etkiyi İslâm dünyasında ve sanatında göstermemesi bu iki âlemdeki farklı anlayışa, olgu ve olaylara tâbidir.

    Ömer Lekesiz

    375,00500,00
  • Kırk

    Kırk, şairin dördüncü kitabı. Tekâmül yürüyüşünde artık durduğu yeri bilen bir sesle yazılan şiirler var karşımızda. Durduğu yer, insanın ben olma hikâyesinin, biz olmaya evrildiğini anladığı anda oluşan bir evren. Kişinin kendi bütünlüğünü kurtarabilmesinin ise ancak gölgeleriyle yüzleşerek ama onlarla çarpışmadan, sadece akıp gideni anlamaya çalışan bir teslimiyetle mümkün olduğunu işaret ediyor. Şair, Kırk’ta, denizi kışkırtan gemilerin karşısına, şiirini koyuyor.

     

    sahip bir ad vermedin hala sırtımdaki mühre

    bu eşkalsiz zamanı daha ne kadar taşımalıyım

    çile katından mı bu kusur bu bulaşık öğe

    benzedikçe size göğe benzemiyor yüzü artık çocukların

    127,50170,00
  • Kırmızı Işık

    Kırmızı Işık, yol metaforu üzerinden hayatın ortasında sıkışıp kalan; hareket edemeyen, kaçamayan insanlarla hayatın farklı alanlarında birbirleriyle yüzleşen insanlara dikkat kesiliyor. Asude Akman Sönmez’in öykü karakterleri her gün selamlaştığımız kapı komşularımız gibi. Yazarın çizdiği kurgusal düzlem, o tanıdık dünyada süren hayatımızda farkına varamadığımız detaylarına, inceliklerine dikkat kesiliyor.

    150,00200,00
  • Kış Geceleri ve Kuğular

    Kış Geceleri ve Kuğular, Paris’ten İstanbul’a dönen Hüseyin Burak’ın, ölümü beklerken çocukluğu, gençliği ve modern hayatla hesaplaşması üzerine kurulmuş bir roman…

    Kış Geceleri ve Kuğular’da niyetsiz yürünen bir yolun pişmanlığına, bazı günahların gölgesinde gelişen hikâyelerin başka hikâyeleri nasıl mayaladığına, toplumsal hafızanın derinliklerinde yeraltı ırmakları gibi dolaşan şiirin modern hayatın içinde kaybolan karakterlere dayanak ve sığınak oluşuna tanık oluyor; kayısı bahçelerinde, İstanbul’da, Burgazada’da, Yassıada’da yaşıyor; rüyalarla, kıskançlıklarla, konuşulmayanlarla yüzleşiyor; güncel bir seyr ü sülûk hikâyesi izliyoruz.

    225,00300,00
  • Kuşlarla Bir Hatıra

    Türk şiirinin kadim duyarlığını iki ayrı formda günümüze taşıyan Kuşlarla Bir Hatıra, anlam ve ahengi aynı anda gözeten şiirlerden oluşuyor. Türkçenin şiir geleneği, bu kitaptaki dizelerle yeni bir ses ve söyleyiş tarzı kazanıyor.

    Hayır yenilmedik deme

    Güneşler yenilginin nizamından doğar

    Ve nasıl kutsaldır

    Çaresizler meydanına açılan pencerede

    Bir gül vaadine yönelmiş intizar

    150,00200,00
  • Leylekleri Beklerken

    Üniversitede asistan olan Musa, kayıp hikâyeyi araştırması için Kazayargılı Köyüne gönderilir. Hikâyeyi leylekler göçerken Ak Ana anlatacaktır. Fakat Musa, otuz yıldır hiç uyumadan otobüs kullandığı söylenen Tahir’iyle, yürüyerek hac yolculuğuna çıkan Cumhur’uyla, cinlerin düğününde besmele çekip düğünü dağıttığı için asker arkadaşıyla bozuşan muhtarıyla; köylülerin Topal Kadri’ye oyun oynadıklarını fark eder. Şimdi ne yapacaktır? Oyuna dâhil mi olacak, yoksa kırk yaşındaki o çocuğu rüyasından mı uyandıracaktır?

    Leylekleri Beklerken, iyilikle kötülüğü merkeze alan, çocuksu masumiyeti yücelten, Yunus Emre’den Evliya Çelebi’ye gelenekten beslenen; gizemli, sürükleyici ve iyimser bir kurgu. Aynı zamanda hikâyelere ve hikâye anlatıcılarına bir saygı duruşu.

    “Herkes sıradandı. Her şey sahteydi. Bu dünyada hiç kimseninkine benzemeyen, dinlemeye değer tek bir hikâye vardı. Kahramanı kekliklere taş kırıyordu. Mutfaktaki delikten Tanrı Teâlâ ona yemek gönderiyordu. Topal olduğu için onu, dünyaya bir kekliğin getirdiğine inanıyordu. En önemlisi de kötülüğün tarifini çok iyi yapılabilmesine karşın kötülük nasıl yapılır; onu bilmiyordu.”

    225,00300,00
  • Menzile Koşan Süvariler

    Balkan bozgununda savaş ve yoksullukla girdiği cidali kaybeden babalar, geride kalan yetimlerle dedelerinin yaşam mücadelesi; göçler, göçemeyişler arasında büyüyen ama hep hayret çağında kalan öykü kişileri… Gerçekliğin düşe, düşün gerçekliğe ulandığı metinler arası geçişler, tarihî kişiliklerle öykü kişileri arasında tebessüm ettiren diyaloglar Menzile Koşan Süvariler’in zengin, sıra dışı anlatı atmosferini dokunaklı, sade bir dille kuruyor.

    135,00180,00
  • Modernite Karşısında Boşnaklar

    Bu çalışma, her şeyden önce melankolinin üstesinden gelen, öfke ve isyandan daha da derinlere inen, bilimsel saygınlığı ortaya koyan yeni bir yaklaşımın oluşmasına katkı sunacaktır. Bu kitabın her sayfasında cömertçe aktarılan bilgi, Boşnakların öz geçmiş algılarına asil bir nitelik katacak ve onları içsel bir özgüvene dönüştürecektir. Prof. Dr. Ferid Muhic

    Profesör Fikret Karcic bu kitapta, modernite dalgasının Bosna-Hersek’te neden olduğu tarihsel sonuçların geniş ve ayrıntılı bir incelemesini sunuyor. Profesör Karcic, modern tarihimizdeki kanıtları kullanarak Avrupa topraklarında Müslüman bir millet olarak ortaya çıkan Boşnakların eşsiz tarihini anlatıyor. Prof. Dr. Enes Karic

    105,00140,00
  • Muhtemel Menkıbeler

    Türkçede ‘kısa kısa öykü’nün kurucu isimlerinden Mehmet Harmancı’nın Muhtemel
    Menkıbeler’de anlattığı öyküler, çok uzun yıllar yeniliğini, çarpıcılığını koruyacak. Yazarın eski
    okurlarıyla yeni okurları bu metinlerde dilin, öykü tekniğinin, geleneksel düşünme ve anlatma
    biçiminin günceli nasıl kuşattığını, sorguladığını ironik bir anlatımla bulacak. Her öykü, ince bir
    tebessümle zihinlerde inzivaya çekilirken her hangi bir bağlamla zaman zaman kendini yeniden
    hatırlatıp duyumsatacak.

    82,50110,00
  • Mustafa Kutlu Hikâyesinde Toplumsal Değişim

    Edebî eserin doğduğu toplumdan, coğrafyadan koparak melez ve belirsiz bir dikkatin, duyarlığın sözcülüğüne soyunması günümüz Türk edebiyatının en ciddi meselelerinden. Kurgu kahramanlarının hayattan değil de metinlerden türetilmesinden dolayı öyküyle romanın insansızlaşması biçiminde tezahür eden kimliksizlik, aidiyetsizlik Mustafa Kutlu hikâyelerinde yoktur. Coğrafyasını, insanını, geçmişini, ânını dikkatle gözleyerek yazan/anlatan Mustafa Kutlu, toplumsal değişim hızıyla dikkat çeken ülkemizin değişen insan, toplum, ekonomi, algı ve düşünme biçiminin de -amacı böyle bir şey yapmak olmadığı hâlde- çetelesini çıkarır: Okurunu siyasal, toplumsal ve iktisadî değişime tanık eder.

    Bu kitap, Türkiye’de 1980 sonrası yaşanan toplumsal dönüşümlerle iktisadî gelişmeleri, Mustafa Kutlu hikâyelerindeki tema, kahraman, mekân, olay ve durumlardan yola çıkarak yorumlama, açıklama çabasındadır.

    120,00160,00
  • Müzik ve Kimlik

    Müzik, hem tarihsel kimlik oluşumunu mümkün kılan ruh ve düşünce tavrının doğrudan tebarüz ettiği ritmik bir ifade, hem farklı milletleri ve kültürleri aynı ruh ikliminde buluşturan sihirli bir kudret, hem de oluşan birliğin ve üst-kimliğin belki de en önemli tarihsel hafızasıdır. Osmanlı-Türk kimliğini diğerlerinden farklı kılan özellik, bütün bu ilişkiler bütününü kuşatarak karakter kazandıran ruh ve düşünce tavrının merkezi hüviyette bir tarihsel kimlik iddiasına sahip olmasıdır.

    Müziğin toplumu birleştirici ve dönüştürücü rolünün tarihsel bir perspektif içinde ele alındığı bu kitap, ana metin dışında Türk, Süryani, Ermeni, Rum, Keldani, Kürt ve Yahudi müziğiyle ilgili yirmi üç söyleşiyi ihtiva ediyor. Çalışma, kendi müziklerini bizzat kendileri muhakeme eden her ismin değerli katkılarıyla meseleye etraflı bir bakış sunuyor.

    Kitapta, ilgili röportajları okuyucunun cep telefonları ve tabletlerinde izleyebilmeleri için QR Code kullanıldı. Aynı şekilde bazı örnek müzik parçaları QR Code’lar sayesinde, hazırlanan internet sitesi üzerinden dinlenebilmektedir. Bu özelliğiyle kitap, Türkiye’de bir ilke imza atmakta, okuyucusuna sesli ve görüntülü interaktif özelliklere sahip bir okuma imkânı sunmaktadır.
    Kitaba söyleşileriyle katkıda bulunanlar:

    Arda Ardaşes Agoşyan, Celâleddin Çelik, Fransua Yakan, Gabriel Aydın, Gönül Paçacı, Hristos Psomiadis, Karen Gerson Sarhon, Kevork Tavityan, Mehmet Atlı, Miltiadis Papas, Murat İçlinalça, Nişan Çalgıcıyan, Nuri Özcan, Ömer Tuğrul İnançer, Ruhi Ayangil, Sadettin Ökten, Safa Yeprem, Salih Bilgin, Selim Hubeş, Turgay Üçal, Vedat Yıldırım, Yakup Altuğ, Yalçın Çetinkaya.

    360,00480,00
  • Öğretmenlik Sevdası

    Öğretmenlik çok bereketli bir meslek. Tavrınız, davranışlarınız, düşünceleriniz, hayat algınız bir şekilde öğrencilerinizde çoğalarak devam eder.

    Değer verip elinden tuttuğunuz o gencecik, ürkek çocukların özgüvenle birer beyefendi, hanımefendi olarak mezuniyetlerini görmek tarifsiz bir mutluluktur. Bilinir ki onlar, yarının öğretmenleri, meslektaşlarımızdır.

    Tek taşla duvar örülmez. Öğretmenler, öğrencileriyle çoğalır. Her sabah sınıflara giren o öğretmenlerle yurt çapında halaya durmuş gibi olunur. O sınıflarda konuşanlar bir bakıma ilk öğretmenlerdir. Bu, heyecan verici olduğu kadar, sorumluluk da yükler.

    Hocaların hocası Cemal Kurnaz, elli yıllık öğretmenlik hayatının tecrübelerini paylaştığı Öğretmenlik Sevdası’nda, meslektaşlarının duygularına tercüman oluyor.

    135,00180,00
  • Önce Söz Vardı

    Önce Söz Vardı, sözle mayalanışın önemini vurgulayan yazılardan, söz üzerine kurulan medeniyet ikliminin söze tutunmasından hareket eden metinlerden oluşuyor. Bazen Doğu’nun bitimsiz bahçelerinde, bazen de Batı’nın gölgeli zihin terazisinde soluklanılıyor. Bu bağlamda kimi zaman Batı Trakya’nın sosyo-kültürel kodlarını görecek kimi zaman da Doğu’yla Batı’nın farklı düşünüş ve kavrayış biçimlerine tanık olacağız.

    150,00200,00
  • Örtüsüz Yüzler

    Örtüsüz Yüzler’de bir asırlık ötekileştirmenin izleri, insanların yüzlerinde yer edinmişse de,  yine de çocukluk hayallerine tutunarak kadim çarşının, esnafın hallerinden, farklı insan hâllerine açılan bir Balkan ezgisi tütüyor. Kimi zaman Üsküp’ün cumbalı pencerelerindeki perdeler aralanıyor sofralara oturuyorsunuz, kimi zaman Arnavut kaldırımlı sokaklarda ya bir şiirin peşinde yahut pide kuyruklarında bekliyor ama hep çocukça bir telaşla eliniz ayağınıza dolaşıyor. Hüznün tarihî seyrelmeyle damıtıldığı, çocuksu düşlerin dünyasından büyüklerin kurulu dünyasında kesiştiği öyküler sizi, bir arasta aralığında kahve tadında karşılıyor…

    142,50190,00
  • Perdesi Yırtık Dünya

    Gelişen, teşekkül hâlindeki hayatımızı en iyi kasaba edebiyatının dile getireceği, olgun bir edebiyatın kasaba edebiyatıyla ortaya konabileceği kanısındadır Sezai Karakoç. Perdesi Yırtık Dünya, bir Ege kasabasını sokakları, caddesi, evleri, köyleri, konakları, otelcisi, zeytincisi, zahirecisi, pastacısı, meczubuyla kasabadan şehre evrilişini bir perdecinin gözüyle anlatıyor.

    İnsanı, kasabayı, dünyayı perdeler üzerinden algılayan, kavrayan perdeci hem yaşadıklarıyla kendi dünyasını hem de insanımızın evrenini; kimlikli, kişilikli hâlleriyle aktarıyor. Tuncay Günaydın, Ege kasabası üzerinden teşekkül hâlindeki hayatımızın neredeyse yüz yılını, hayata ulaşımı perdeleyen şeylerle perdelenmesi gerekenleri naif bir dille anlatıyor.

    90,00120,00
  • Saltanatın Hafızası

    Siyasi çalkantılar devam ederken II. Selim, ablası Mihrimah Sultan’ın hastalığına çare bulması için Taşkentli Seyyid’i saraya getirtir. Sokullu bu durumdan rahatsızdır. Seyyid’in Lala Mustafa Paşa’ya yakınlığı Sokullu’yu daha da endişelendirir: Zira Lala Mustafa Paşa’nın sadrazamlıkta gözü olduğunu düşünüyordur. Seyyid’in Kale’yle duygusal yakınlaşması Sokullu’ya beklediği fırsatı verir… Osmanlı arşivleri incelenerek hazırlanan Saltanatın Hafızası, Padişah II. Selim’in iktidarına, karşılaştığı iç ve dış sorunlarla kişiliğine odaklanmakla birlikte iktidar çevrelerinin nüfuz ve güç mücadeleleri, hırsları, zaafları bağlamında da okunabilir. Ayrıca II. Selim divançesinden iki şiirin ilk kez, bu eser için bestelenmesi de Saltanatın Hafızası’nı, edebiyat ve tiyatro tarihimiz için önemli kılıyor.

    75,00100,00