Yeni Çıkan Kitaplar

Toplamda 52 kitap listelendi.

  • Gülme Teorileri

    Gülme ve komik konusuna teorik yaklaşan düşünürlerle sanatçıların meseleyi, felsefi yaklaşımların dışında, ağırlıklı olarak tiyatro oyunları çerçevesinde ele alıp anlamlandırmaya çalıştıkları görülmektedir. Gülme Teorileri, sinemanın gülmeyle komikliğe tragedyayla drama nispetle çok daha karmaşık ve derin bir zemin hazırlayan tabiatının yeniden muhakemesini gerektiren, daha önce fark edilmemiş sorularla imkânlara işaret etmektedir. Gülme teorilerinin zayıf yanlarının, hatta bazı kesinlik ifade eden yargılarının filmin zengin ifade imkânları içinde yeniden sorgulanıp zenginleştirilmesi gerekmektedir.

    Gülme Teorileri, Antik Yunan’dan günümüze değin öne çıkan düşünürlerle sanatçıların gülme, komik ve komedi anlayışlarını çeşitli açılardan değerlendirip tartışmaya açıyor. Bu kitap, ifadeye kavuşturulan teorik ve estetik sorular/sorunlar çerçevesinde, komedinin hem tiyatro hem de film düşüncesi ve estetiği bağlamında ihtiyaç duyulan araştırma, sorgulama ve muhakeme zemininin oluşmasına katkı sağlayacak, yeni arayışlara kapı aralayacaktır.

    120,00160,00
  • Güneşe Yakın

    Müberra Karadayı, ilk oluş hayretini koruyan şiirlerde soluklanıyor. Güneşe Yakın, insicamın heyecanıyla gölgelendiğimiz hayatın ortasında demlenerek zaman zaman derin çığlığa, sahibini bulmak üzere yankıya dönüşüyor. Söyleyememenin derdini, yükünü ses kefareti olarak yol azığına katıyor. Güneşe Yakın’da başakların hizasına, incirin doğurganlığına, kelebeklerin zamanda asılı bıraktığı sessiz koroya tanık olacak, denize çıkan patikaların adımlarınıza eşlik ettiğini duyumsayacak, zerreciklerin güneşe, ille güneşe dönük eşsiz seyrine katılacaksınız.

    142,50190,00
  • Hayatın Uğultusu Dışında

    Sedat Anar, daha önce yürünmemişi yürüme çabasıyla Hayatın Uğultusu Dışında kalmayı seçen, kendi sesini dünyanın farklı kültürlerinde, coğrafyalarında arayan ve bulan, güncel dizgeye metelik vermeyen sıra dışı kişilerin Portrelerini kendi ses, deyiş ve ahengiyle aktarıyor.

    135,00180,00
  • Herkese Biraz Bahar Gerek

    Dijital görsel kültürle öne çıkan kavramlara, bu kavramlar etrafında dönüşen, dönüşeceği düşünülen toplumsal yapılara dikkat çeken Herkese Biraz Bahar Gerek, karanlık bir atmosferi içermekle birlikte blokzincir teknolojisi, büyük veri, yapay zekâ, dijital eşitsizlik, dijital toplumsal kast sistemi, nesnelerin interneti gibi kavramlar etrafında odaklanıyor. Farklı çerçeveden meseleleri konu edinen öyküler, teknolojik temaların yanında eşitlik, toplumsal adalet gibi konuları da içeriyor. Öykü mekânlarının zenginliği, işlevselliği, sinematografik ve katmanlı anlatımıyla kitap, yeni ufuklar açıyor.

    112,50150,00
  • İbrahim’i Beklerken

    Büyümek, İbrahim olmakla Abraham olmak arasındaki farkı öğrenmekmiş.

    Yıllar sonra çok farklı koşullarda karşılaşmaya hazırlanan iki arkadaşın bekleme anları… Müslüman Mahallesi ile Yahudi Mahallesi arasına beton duvar döken Aram Usta’nın suçluluğu… Oğlu Hasan’ı arayan Meryem’in telaşı… Fakültenin teodolitini yanlışlıkla kıran Henan’ın çaresizliği… Kanser hastası babasına üzülen Aaron’un sorgulamaları… İsa’nın çile yolculuğuna yeniden çıkmaya hazırlanan Larissa’nın adımları… Yapılacak çeşmeye yer bulmaya çalışan Sultan Süleyman’ın mimarları…

    İbrahim’i Beklerken, ilhamını Kudüs’ten almaktan çok, Kudüs gözlemleriyle yazılmış dokuz hikâyeden oluşuyor. Yazar çoğul bir yaklaşımla, barış için gereken eylemlerin sorumluluğunu; Müslüman’ıyla, Yahudi’siyle, Hristiyan’ıyla ‘insan’ olan herkese yüklüyor: Çünkü insanlığın etrafına çevrilen beton duvarların ancak kalemle yıkılacağına inanıyor.

    45,0060,00
  • İncir Yarası

    İncir Yarası öyküleri, insanın hâllerine yoğunlaşarak onun, hayatla ölüm karşısındaki duruşunu irdeliyor. Zengin tematik yaklaşımlara üslubuyla da ayrı bir güzellik katan yazar, okuru, Türk öykücülüğünde az ele alınmış alanlara, sükûnete, derinliğe davet ediyor. Öyküler kimi zaman ironinin, kimi zaman fantastiğin, kimi zaman da mistisizmin imkânlarından faydalanırken gerçekle temasını yitirmiyor.

    165,00220,00
  • İnsan Neden Hikâye Anlatır

    İnsan neden hikâye anlatır, meselesi kadim zamanlardan beri cevabı aranan meselelerden. İnsan bu soruyla ayakta kalabiliyor. Bulduğumuz cevaplarla sorunun kendisiyle ilgilendiğimiz kadar ilgilenmemiş, nihayet hikâyemiz kadar varolmuşuz.

    Anlatmaya bağlı metinler “kurmaca” diye anılmaya başlandığından beri hikâye, belirsizleşmeye başlar. İçinde toplumların nefeslendiği hikâyeyi hatırlamak önemli/gerekli bir hâl alır bu yüzden. Metinlerden uzaklaşan hikâyenin peşine düşmenin, onu iyice hatırlama çabasının ürünü bu kitap, deneyimli hikâye anlatıcılarıyla kuramsal bağlamda hikâye üzerine düşünen yazarların metinlerini harmanlıyor. Kitaptaki yazılarda, İnsan Neden Hikâye Anlatır, sorusu merkeze alınarak hayata, hikâyenin işlevlerine, anlatmanın zorunluluğuna, anlatmanın binbir yoluna, hayatı kavrama biçiminde hikâyenin rolüne, büyük hikâyeyi oluşturan küçük hikâyelere, kıssalarla masalların açtığı dünyaya, hikâyenin manevî boyutuna, postmodern toplumda, dijital dünyada hikâyenin durumuna, sese, resme, göçmenliğe, hikâyenin fantastik yapısına değiniliyor. Hikâyenin serüveni elbette bu metinlerin anlattığından ibaret değil. Ancak kitabın anlatma tarzımızı zenginleştireceği muhakkak.

    165,00220,00
  • İslamcıların Devlet Tartışmaları

    Batı siyasal düşüncesiyle İslamî siyasal düşünce arasındaki uyumsuzluk Tanzimat yıllarından beri tartışılagelmiştir. Siyasal literatürümüzü zenginleştiren bu tartışmaların Türkiye İslamcılarının siyasal kavrayış evrenini etkilememesi; yeni yaklaşım, deneyim, gözlem ve pratiklerle beslenerek, güncellenerek zamanımıza değin sürmemesi beklenemez.

    İslamcıların Devlet Tartışmaları’nda, 1980-2000 yılları arasında İslamcıların yayımladığı dergilerde Batı siyasal deneyim ve aklının ürettiği ulus, ulus devlet, egemenlik, laiklik, demokrasi gibi kavramla Türkiye İslamcılarının millet, ümmet, şûrâ, İslam devleti, hilafet… gibi kavramlarla karşılık aramalarıyla kendi aralarındaki siyasal tartışmalar inceleniyor.

    225,00300,00
  • Kalanlara

    Sesin, söyleyişin, tınının izini sürüyor; bu izleğin söyleyiş güzelliğini duyumsatıyor Kalanlara. Bu yüzden kitap, sesimizde gizlenen kimliği kuşaklar boyu taşıyacak.

    Naif öykü kişilerinin zaman zaman gürlek bir naraya dönüşen iç konuşmaları, mekânın keskin bir dikkatle sıra dışılaşması, zamanın tarihe çarpar gibi Rodop Dağları’nda yankılanışı, yaşananla kurgu arasındaki ayrımın yitimi… Ama hep harften mi, heceden mi oluştuğunu bilmeyen fakat yine de büyüyünce kelime olmak isteyen sıra dışı kahramanların dilin, kültürün ahengine tutunma çabaları ‘simsiyah bir teselli olur belki kalanlara’.

    150,00200,00
  • Karlı Madra

    Kelimeleri, imgeleri gelenekten seçip onları modern şiirde konumlandırıp iki farklı zaman arasındaki gerilimi dengede tutarak güçleniyor Muharrem Kaplan şiiri. Bu bilinçli seçim, bilinçli izlek eski hazineleri günümüze taşıyıp varoluşsal bir bütünlüğe eriyor Karlı Madra’da. Kitap, başlangıçla ilerlemenin şiirsel haritasını sunuyor.

     

    bir at müzik eşliğinde daima

    aynı sesin farklı soluklarıyla

    hızlı, ağır, yüksek ve süregelen.

    142,50190,00
  • Kayıp Nüsha

    Sırat köprüsünde intihar mı var?
    Kapanmaz taziye çadırı dünya
    Sırasız ölümler hüzne bahane
    Sayamam seni bir çiçekten anne
    Öperek sökersin ateşini yavrunun
    Hepsi hayal hepsi toprak hepsi hikâye

    Kayıp Nüsha, aslolanın aramak olduğunu imleyen ve yolun ancak bir buluşun bizi başka bir buluşa götürmesiyle çizileceğini işaret eden şiirler toplamı. Kayıp Nüsha’da şair, somut hayatı, şiirden yarattığı dünyayla çarpıştırırken okuyucunun gerçekliğin sınırlarını zorlamasını sağlıyor. Önder Öztürk’ün ilk şiir kitabı olan Kayıp Nüsha ölüm, hayat, çirkinlik, umutsuzluk gibi evrensel temaların yanı sıra otopsi raporu, apartman boşluğu gibi spesifik temalara da değinerek hayatın bütünlüğünü ve bölünmezliğini sorgulatıyor.

    90,00120,00
  • Kehanetin İlk Günü

    Kehanetin İlk Günü, mitolojik çağlarda başlayıp günümüze değin uzanan bir intikam hikâyesinin izini sürüyor. Bir taraftan bu hikâyenin nasıl yazıldığıyla neden yazıldığına odaklanan anlatıcı, güncel ve sıcak konuları da bu mecra üzerinden sorguluyor. Kadim zamanlarda Yuşa’nın merakla çıktığı bir yolculukta tuttuğu notlar, yüzyıllar sonra küçük bir batı Anadolu kasabasında hayatın içinden ortaya çıkıyor.

    Akif Hasan Kaya, Kehanetin İlk Günü’nde, iyiyle kötülüğün mücadelesini, iç içe geçmiş capcanlı insan hikâyeleriyle birleştiriyor. Böylece ortaya çıkan masalsı dil okuyucuyu, anlatılanlara katılmaya çağırıyor.

    195,00260,00
  • Kitâbül’l-Menâzır (Optik)

    Deneyleriyle ve karanlık odayı icat etmesiyle modern fen bilimlerinin öncüsü olan İbnü’l-Heysem, Euklides ile Ptolemaios’u yepyeni bir temele oturtmuştur. Onun estetik anlayışı, yaşadığı dönemin kültürünün bir temsilcisi ve yorumcusu da olduğunu gösterir. Optik teorisiyle Batı bilimine damgasını vurmuş, ondan yola çıkıp bir adım ötesine geçen Kepler ve Galilei’yi derinden etkilemiştir. Başyapıt olan optik kitabı Kitâbü’l-Menâzır’ın yüzyıllarca Latince Perspectiva adını taşıdığı ve ancak Friedrich Risner tarafından çevrildikten sonra ‘görsel algı öğretisi’ne de adını veren Yunanca, Optik adıyla yayımlandığı, bilim tarihi dışında unutulmuştur.

    1028’de yazmaya başladığı Kitâbü’l-Menâzır ya da Optik’te, fizik ve matematiğin bir sentezini oluşturmaya çalışan İbnü’l-Heysem, matematik ile ampirik gözlem arasındaki uçurumu kapatmayı amaçlar. Nitekim antikçağın görme teorisini yeni bir temele oturtur ve bu teorideki çelişkileri çözer. Ona göre ışık, fiziksel bir varlığa sahiptir ve algımıza hükmediyordur. Çünkü ışık ışınları, deneyleriyle kanıtladığı gibi, matematiksel olarak hesaplanabiliyordu. İbnü’l-Heysem, Kitâbü’l-Menâzır’ın birinci kitabında algının genel özelliklerini, ikincisinde özel koşullarını, üçüncüsünde kusurlarını ele alır.

    Kitâbü’l-Menâzır, muhtemelen 1200 civarında İspanya’da De Aspectibus ve Perspectiva adlarıyla Latinceye çevrilmişti.

    Hans Belting

     

    … gerçekten de ışık üzerine bilimsel düşünceler Ortaçağ’a İbnü’l-Heysem’in X. yüzyıl ile XI. yüzyıl arasında yazılmış De Aspectibus’u veya Perspectiva’sı aracılığıyla ulaşır.

    Umperto Eco

     

    Kitâbü’l-Menâzır’ın Batı’nın ilim dünyasını ve sanat nazariyatını –en azından resimde perspektifin kurumlaştırılması planında– etkilemesine rağmen aynı etkiyi İslâm dünyasında ve sanatında göstermemesi bu iki âlemdeki farklı anlayışa, olgu ve olaylara tâbidir.

    Ömer Lekesiz

    375,00500,00
  • Kırk

    Kırk, şairin dördüncü kitabı. Tekâmül yürüyüşünde artık durduğu yeri bilen bir sesle yazılan şiirler var karşımızda. Durduğu yer, insanın ben olma hikâyesinin, biz olmaya evrildiğini anladığı anda oluşan bir evren. Kişinin kendi bütünlüğünü kurtarabilmesinin ise ancak gölgeleriyle yüzleşerek ama onlarla çarpışmadan, sadece akıp gideni anlamaya çalışan bir teslimiyetle mümkün olduğunu işaret ediyor. Şair, Kırk’ta, denizi kışkırtan gemilerin karşısına, şiirini koyuyor.

     

    sahip bir ad vermedin hala sırtımdaki mühre

    bu eşkalsiz zamanı daha ne kadar taşımalıyım

    çile katından mı bu kusur bu bulaşık öğe

    benzedikçe size göğe benzemiyor yüzü artık çocukların

    127,50170,00
  • Kırmızı Işık

    Kırmızı Işık, yol metaforu üzerinden hayatın ortasında sıkışıp kalan; hareket edemeyen, kaçamayan insanlarla hayatın farklı alanlarında birbirleriyle yüzleşen insanlara dikkat kesiliyor. Asude Akman Sönmez’in öykü karakterleri her gün selamlaştığımız kapı komşularımız gibi. Yazarın çizdiği kurgusal düzlem, o tanıdık dünyada süren hayatımızda farkına varamadığımız detaylarına, inceliklerine dikkat kesiliyor.

    150,00200,00
  • Kış Geceleri ve Kuğular

    Kış Geceleri ve Kuğular, Paris’ten İstanbul’a dönen Hüseyin Burak’ın, ölümü beklerken çocukluğu, gençliği ve modern hayatla hesaplaşması üzerine kurulmuş bir roman…

    Kış Geceleri ve Kuğular’da niyetsiz yürünen bir yolun pişmanlığına, bazı günahların gölgesinde gelişen hikâyelerin başka hikâyeleri nasıl mayaladığına, toplumsal hafızanın derinliklerinde yeraltı ırmakları gibi dolaşan şiirin modern hayatın içinde kaybolan karakterlere dayanak ve sığınak oluşuna tanık oluyor; kayısı bahçelerinde, İstanbul’da, Burgazada’da, Yassıada’da yaşıyor; rüyalarla, kıskançlıklarla, konuşulmayanlarla yüzleşiyor; güncel bir seyr ü sülûk hikâyesi izliyoruz.

    225,00300,00