Düşünce Kitapları

Toplamda 4 kitap listelendi.

  • Geleceği ile Türkiye

    Tarihî, kültürel bağlamıyla söz, ruh taşır. Çağrışımlarıyla sağaltıcı, düşündürdükleriyle diriltici bir etkiye sahip böyle bir sözün, deyişin hem derinliği hem de zamanı aşan bir ömrü vardır. Ancak kelam, varoluş bağlamından kopar, sadece bir iletişim aracına dönüşürse geçmiş-gelecek bağını da yitirir. Böylesine sözlerle beslenen dikkat; ânın tadını çıkarıp ânda bir imaj olarak görünme peşindedir artık. Geçmiş ile gelecek kavranamayacak kadar yabancılaşır gündeme. Oysa reflekslerden kurtulmuş bir tecessüsü, yazgıyı sezen bir sorumluluğu, geleceği kuran bir dikkati gelişmeli aydınımızın, toplumumuzun.

    Geleceği ile Türkiye ülkemizle dünyanın kültürel kaosu, son zamanlarda herkesin dilediği gibi yorumladığı z kuşağı, haz, Türk kanonu, Türkiye fütürizmi, Türkiye neşvesi, sanatın ve siyasetin tabiatı gibi kültürel, siyasal ve toplumsal konularla geleceğe dair yaşamsal alanları endişeli ve çekincesiz, hesapsız bir dikkatle gözden geçiriyor: Sözü/kelamı, özgün varoluş bağlamıyla duymaya çağırıyor.

    142,50190,00
  • Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü

    Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü, özellikle son yüzyılda dünyayı derinden etkileyen Batı düşüncesiyle Batılı yaşam tarzlarını sorgulayan farklı zamanlarda yazılmış eleştirel metinleri bir araya getiriyor.

    Şimdilerde modernitenin toplum tasarısının nihayete erdiğine ilişkin bir mutabakattan söz ediliyorsa dahi modernite sonrası yürürlüğe giren postmodernitenin uyandırdığı beklenti, kısa zamanda birçok eleştirel dikkatin de konusu hâline geldi. Bazı eleştirmenlerce Batı medeniyetinin en baskıcı, en totaliter evresi olarak görülen postmodernizm, kendini kitlelere sunma biçiminin aksine; farklılıkları törpüleyen, doğruları bölerek çoğaltan, hakikati flulaştıran, ‘değer’i değersizleştiren bir tabiata sahip. Böyle bir yaşam ve kültür atmosferinin mahremiyete nasıl baktığını, mahremiyeti nasıl dönüştürdüğünü irdeleyerek başlayan metinler; din, gelenek gibi kavramların özelleştirilmesi, kitle iletişim araçlarının mahremiyet anlayışına etkisi gibi güncel pratiklerin sebeplerini sorgulayarak sürüyor. Kitapta, olup bitenler karşısında sosyal bilimlerin tepkisi, yöntem sorunu bağlamında ele alınırken birey, toplum, özgürlük, oryantalizm, küreselleşme, çokkültürlülük, turizm, hermenötik, iktidar, terör gibi Batı kaynaklı pek çok kavram da eleştirel bir bakışla ele alınıyor.

    Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü’nde Batı’nın yerkürede tek başınaymış gibi serkeşçe hareket etmesinin başka toplumlar üzerindeki yıkıcı/kıyıcı etkisi; her türlü bilginin, imajın, görüntünün hızla aktığı sanal evrende mahremiyetin imkânsızlığı, ‘göz’ün hakimiyetinin günümüz gösteri toplumunu nasıl kurup şekillendirdiği tartışılıyor.

    172,50230,00
  • Sanatın Sosyolojik İmkânı

    Sanat, kurucu sosyologların bütün ilgisizliğine rağmen on sekizinci yüzyılın ikinci yarısından beri sosyolojik bir perspektifle ele alınmaya devam ediliyor. Sosyoloji öncesi sayılan uzunca bir geçmişten sonra sanat sosyolojisi, artık kendi müstakil alanını tahkim etmiş durumda. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir yandan konu ve alan netliğini sağlayarak öte yandan da metodolojik tercihlerini kesinleştirerek sosyolojik çerçeve içine iyice oturmuş durumda. Her ne kadar yakın dönem sanat sosyolojisi çalışmaları üretim, dağıtım ve kabul süreçlerine odaklanmışsa da sanatla toplum arasındaki ilişkinin bütünü, sanat sosyolojisine dâhil edilmelidir. Sanatın Sosyolojik İmkânı; aktörler, yapıtlar, kurumlar, bağlamlar, ilişkiler ve süreçler düzleminde sanat sosyolojisinin bütün yapıcı öğelerini inceliyor.

    150,00200,00
  • Türkiye’nin Kaderi

    Türkiye’nin Kaderi, kendi hikâyesini bulmaya çalışan ülkemizin; aydınlarımızın, entelektüel­le­ri­mizin, şairlerimizin hakikat karşında nasıl konumlandığını cesurca tartışıyor. Kitapta, dönem dö­nem ülkemize yönelen Batılı şokların tahribatından kurtulmamızı sağlayacak yerli tefekkürün en­te­li jansiyamızca nasıl görmezden gelindiği, ötelendiği buna karşılık popülist kültürün neden/nasıl tercih edildiğine dair çıkarımlar yapılıyor.

    Celâl Fedai, kürsel kapitalizmin sıradanlaştıran, kitleleştiren, tektipleştiren yoğun algı dayatmalarına direnme yollarını araştırıyor. ‘Bilinç’le ‘amel’ olgularının ‘kaderimiz’deki olası derin ve farklı etkilerini bu iki olguyu birbirinden sıradışı bir bakış biçimiyle ayırarak irdeliyor. Dünya hego manyasının Türkiye’ye biçtiği konumla Türkiye’nin geçmişinden devralmak zorunda olduğu tarihî sorumluluğun birbiriyle nasıl çeliştiğini araştıran yazar, tarihî sorumluluğumuzdan neden ka­ça mayacağımızı geniş bir kültür envanterini gözden geçirerek ortaya koyup ülkemizdeki İslâmî tefek kü­rün izini sürüyor.

    150,00200,00