Diaspora Kitapları

Toplamda 15 kitap listelendi.

  • Ana Dili Sessizlik

    Şiiri dil üzerinden kurmak, şairin duyumsama gücünü ortaya çıkarıyor. Duyuş ne kadar derinse dilin imkânlarından yararlanma eğilimi de o denli fazla oluyor. Velev ki bu dil, yaşayan bir dil de olmasın… Fakat şiirin akacağı yatağı yeniden oluşturma eğiliminde olduğu şiir-uzamında, dile düşen yük de artar. Bu yük, bazen tek bir dil üzerinden değil; birden çok düşünme biçimine zemin hazırlayan diller aracılığıyla da sağlanabilir. Bu kitapta, ana dilini, sessizliğe isnat eden bir şair çıkıyor karşımıza. Üstelik ilk kitabıyla… Kimi zaman Fransızcanın sembolizmi yüksek tepelerinden çekip alıyor bir dizeyi, kimi zaman felsefenin açtığı dil imkânlarından okur için es’ler topluyor. Ama son kertede, konuşulan dilin sınırlarını aşarak, düşünülen dilin kucağına bırakıyor okuru. Tıpkı müzik gibi… Sonsuz çınlayan ses duvarına atılan çentiklerle oluşan sessizlik biçimlerinden bize şiir çıkarıyor. Tıpkı, hep bir ağızdan çıkması gibi duymak istemediklerimizin…

    210,00280,00
  • Arafta Uçan Kelebekler

    Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Arafta Uçan Kelebekler, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.
    Kurduğu büyülü dünyanın içinden başka bir ihtimale selam veriyor Ecem Tuba Hızarcı. Yalın bir dil ve zihinsel bir akışla okuru şaşırtmayı beceriyor. Hadi itiraf edelim, okur dediğimiz zaten şaşırtılmayı beklemez mi? Şaşırmak ve şaşırtmak. İkisi bir arada bir ilk kitap.

    112,50150,00
  • Azade

    Yabancı gözlerin, dikkatlerin gölgesinde büyüyen çocuklar, kimliklerini korumakla kaybetmek arasında sıkışır. Yaşadıkları yer, bir suskunluk ülkesine; anlamın yittiği, yüreğin daraldığı bir diyara dönüşür. Buralarda yaşamak çetin bir varoluş kavgası gerektirir.

    Yaşamanın çetin bir varoluş kavgasına dönüştüğü yerlerde haksızlığın, zulmün ve adaletsizliğin karşısında dikilme tavrı her şeyi daha da güçleştirir.

    Azade’de adalet arayan bir kişi, uçsuz bucaksız boşlukta muhatap arıyor. Romanda yalnızca sesin yankı aradığı boşluk değil, satırların arasına sığınmış bir çığlık var. Bu çığlık, sessizliğin kabulleniş olup olmadığını sorguluyor.

    225,00300,00
  • Baktığım Kadar

    Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, duygularını anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Baktığım Kadar, böyle bir dil ve anlam arayışının ürünü.

    Ertuğrul Sabuncu, Baktığım Kadar’la şiir neşesini taçlandırıyor. Kitaptaki şiirlerde düşünce, duygu ve anlam, derin süreçlerden geçiyor. Şair, yer yer metafiziğe de açılıyor. Benliğinin problemlerine saplanmayarak toplumsala, evrensele uzayacak bir çağrı duyuluyor birçok şiirde. Sabuncu, lirikten metafiziğe metafizikten toplumsala doğru tematik sınırlara fazla takılmadan inşa ediyor şiirlerini.

    Bize boylu boyunca bir ay veren rabbim,
    Hüneri yalvarmaksa kuşların
    Çamurdan kirli kanatlarımla
    Senin kapına geldim

    112,50150,00
  • Bir Bardak Su

    Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Bir Bardak Su, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.

    Coğrafyalar değişir. Yaşantılar, alışkanlıklar, acılar, sevinçler değişir. Zaman değişir, geçmişle gelecek arasındaki köprü, insandır. Hatırlayış ve unutuş, yüzyıllar geçse de bâkidir. Bir Bardak Su, içeriden bir göz olarak insanın hikâyesini farklı perspektiflerden, farklı coğrafyalardan geçerek okuruna hatırlatıyor. Bu hikâyeler; susayanların, kayıpların, geride kalanların, resimlerin, pazarların, uzaklarda kalanlarla bekleyenlerin hikâyeleri.

    112,50150,00
  • BUL BENİ DOKTOR

    Bul Beni Doktor; mekânları, kurgusu ve öykü kişileriyle Türk öyküsüne yeni bir soluk getiriyor. Kitaptaki öyküler okuru, Batı ile Doğu arasında yolculuğa davet edecek ve bir doktorun dünya algısına mesleğinin nasıl etkilediğini gözlemleyecek. Naif yaşamanın ayrıntılarını gören, bunları yeniden yorumlayan, yaşananları sessizce kabullenmeyen, güçlü karakterlerin öyküleri okurunu bekliyor.

    195,00260,00
  • Gül Mevsimi

    Avrupa’da yaşayan, oraları mekân belleyip oralarda gelişen Türkçenin hikâyelerini anlatan Gül Mevsimi; Batı şehirlerinde, caddelinde, sokaklarında, mahallelerinde karşılaşacağımız Türkçe düşünen, Türkçe konuşan kahramanlarıyla Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan memleketimizin kültürel zenginliğinin Baltık kıyılarına dayandığını yalın, güzel ve etkili bir dille aktarıyor.

    180,00240,00
  • Hücreden Sızan

    Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Hücreden Sızan, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.

    İnsan, dünyaya ilk merhaba deyişiyle bir dertle kaynar. Bu derdin ayırdına varmadan yaşar bir müddet. Sonrasında hatırında kalan her ayrıntının görüntüsü canlanır zihninde. Gittiği her yere götürür zihnî ayrıntılarını. Beraberinde taşıdıklarıyla bakar gökyüzüne. Gökyüzü, zihninde asılı kalan hatıraları canlandırır. Hücreden Sızan, geçmişin izini takip ederek, dilsiz tanıkların, gökyüzündeki siluetlerin, denizde yüzen kırmızı pabuçların, içeridekilerin, dışarıdakilerin hikâyeleriyle doğan yeni güne merhaba diyor.

    112,50150,00
  • Kuş Adam

    Modernizmin değiştirdiği, deformasyona uğrattığı insanların, insanî ilişkilerin dolayısıyla toplumun ve elbette tabiatın doğallığıyla kavranabilmesi için algılarla dayatılan gerçekliğe tersten bakmayı deniyor Kuş Adam. Dolayısıyla zamanın mekanik, gürültülü, yapay akışına direnen, bu yüzden de sessizliği seçip kenarda köşede kalan lakin kendi şapkasının altında mutlu mesut yaşayan kişiler, kitabın baş kahramanları. Böyle bir yönseme sunmasına karşın Kuş Adam’ı, modernizm eleştirisi gibi okuyamayız. Çünkü bu kitap, okura, mütevazı hayat algısı ve düşünüş perspektifi sunuyor.

    225,00300,00
  • Mavi Defter

    Avrupa’da yaşayan Türkler, uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde buldu kendilerini. Bazen kahramanı, bazen izleyicisi oldular Avrupa’da geçen zamanın. Ama şimdiye değin yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini yazmaya, paylaşmaya ne vakit, ne dil bulabildiler. Avrupa’nın üçüncü kuşak Türkleri, hikâyelerini anadilleriyle anlatmaya başlıyor: Mavi Defter, böyle bir dil, anlam ve vakit arayışının ürünü.

    Zeynep Zuhal Kılıç, ânın içinden bir pencere açarak sesleniyor okura. Yorgun kelimeleri şifacılığa çağırıyor. Mavi Defter, hastane koridorlarının, gizli okurların, sokaktaki hikâye satıcılarının, pencereden sokağı seyredenlerin, çiçeklerle konuşanların hikâyeleriyle tenha bir yolculuğa çıkarıyor. Hikâyeler boyu zihinde yankılanan sis perdesi, en sonunda dağılıyor.

    112,50150,00
  • Rodin’in Deliler Bahçesi

    Almanya’da doğup büyümüş, orada eğitim görmüş; çok dilli, çok kültürlü bir ortamda Türkçeyle kültürümüzden kopmamış bir yazarın kültür coğrafyamıza Garp donanımıyla içten bakışını, özlem ve hasretini anlatan öyküleri topluyor Rodin’in Deliler Bahçesi. Farklı ülkelerde yaşananların anlatımı öykülerin kurgusunu genişletip rahatlatıyor.

    168,75225,00
  • Sofya

    Emine Doğrul, bir bilim kurgu romanıyla edebiyat dünyasına adım atıyor. Yazar, bilindik dünyada sıra dışı bir sırrı serbest bırakırken ansızın çıkıp gelen bir ihtiyarın masum görüntüsünün arkasında bilimin belki de en büyük hayalini saklıyor. Sofya’nın ansızın başlayan maceralar zincirine okurunu davet eden yazar, sürükleyici bir dille serüvenin lezzetini taçlandırıyor.

    112,50150,00
  • Viyana’dan Gülümser Gibi

    Okuru, Viyana’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Viyana’ya taşıyan öyküleriyle Viyana’dan Gülümser Gibi uzun yıllar önemli olayların, önemli hikâyelerin içinde yaşayan Avrupa’daki Türklerin kendi hikâyelerini anlatma çabasının ürünü. Kurduğu sağaltıcı atmosferiyle, öykü kahramanlarını; kendileri, çevreleri ve hayatla ilgili düştükleri ikilemden çıkarmayı başaran Viyana’dan Gülümser Gibi, insanın yabancılığın içinden çıkma serencamını anlatıyor.

    Kendi kökü, dili, kültürüyle yaşadıkları toplumun dili, kültürü arasında gidip gelen ama hayatı anlamlı bir hikâye olarak görmeye çalışan öykü kahramanları, okurlara hayatlarına ve sınırlara yeniden bakmalarını salık veriyor.

    191,25255,00
  • Yabancılar Dairesi

    Yabancı bir ülkede bir yabancı olmak… Ülkesinin sınırlarını aşan birçok insanın mutlaka yolunun düşeceği yerdir Yabancılar Dairesi. Soğuk odalar, gergin bekleyişler, asık suratlar, Fatma Türk’ün kurgu dünyasında yepyeni bir özellik kazanıyor. Damıtılmış bir dille, uzun koridorlardaki bekleyişler sürerken yazar okurunu Batı ve Anadolu efsaneleri arasında dolaştırıyor.

    135,00180,00
  • Yas Tutulması

    Avrupa’da yaşayıp Türkçeden kopmayan genç kuşak yazarlarımızın yazı birikimi giderek artıyor: Yas Tutulması böyle bir ortamın, emeğin ürünü. Hayata, sevgiye, dil, kültür, düşünce, davranış ve yazıya dışarıdan, farklı bir perspektif sunan kitap; edebiyatımızla Garp edebiyatı arasında algı, anlayış, eser ve karakter kıyaslaması yapma olanağı vererek anlayış, beğeni ve alışkanlıklar üzerine ince, kıvrak ve oylumlu on dokuz denemeden oluşuyor.

    213,75285,00